İş Hayatındaki Yeni Mezunlar - Seri 1



Bugün benim için çok değerli olan #fikirselröportajlarserisi’nin başlangıcını yapıyoruz.

Röportajımıza başlamadan önce bu serinin amacının ne olduğunu açıklamak istiyorum; ilk blog yazımda da belirtmiş olduğum gibi hayatta herkesi motive eden, kendini gerçekleştirmesine olanak tanıyan bir şey olduğuna inanıyorum, benim için bu şey de insanların hayatına dokunmak, işte bu serinin amacı da tam olarak bu.

Somut bir düzleme oturtmak gerekirse; hepimizin en az bir kez duyduğu ve cevabını merak ettiği; Ali şurada işe başlamış acaba nasıl girmiş? sorusuna farklı hayat hikayeleri üzerinden farklı cevaplar almak için buradayız. Üniversite öğrencileri ve yeni mezunlar, farklı alanlardan mezun olmuş, iş hayatına adımını yeni atmış akranlarının yaşanmışlıklarından, iş hayatına dair fikir elde etme fırsatı yakalayacak.

Serimizin ilk konuğu; Hacettepe Kariyer Merkezi vasıtasıyla tanımış olduğum sevgili arkadaşım Salih Kaya. Dilerseniz lafımızı fazla uzatmadan hemen röportajımıza geçelim.

Merhaba Salih! Tanımayanlar için kendini kısaca tanıtır mısın?
- Merhaba. Öncelikli olarak blog ve röportaj serisi için tebrik ederim. Umarım öğrenciler, yeni mezunlar ve iş hayatı profesyonelleri için faydalı bir proje olur. Şimdiden bir sonraki röportajlar ve yazılar için sabırsızlıkla beklemekteyiz.

Güzel dileklerin için teşekkür ederim! Peki, Salih Kaya kimdir?
- Ben Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Aslında şu anda tam anlamıyla mezun olduğumu söyleyemeyiz. Her ne kadar tam zamanlı olarak profesyonel iş hayatında çalışıyor olsam da bu dönemin sonunda mezun olacağım.

Bundan yaklaşık 3 ay önce Anbean Tanıtım firmasında Etkinlik Sorumlusu olarak çalışmaya başladım. Yaptığımız işi kısaca tanımlamam gerekirse; insan kaynakları alanında etkinlik ve iletişim hizmeti vermekteyiz. Ben de pozisyonum gereği sahada ve dijital platformlarda gerçekleştirilen etkinliklerin koordinasyonundan sorumluyum.

Özel hayatımda otomobil ve motor sporları ile yakından ilgili olduğumu söyleyebilirim. Sektördeki yenilikleri ve gelişmeleri yakından takip etmeye çalışırım. Profesyonel hayatta ise işimin de bir gereği olarak işveren marka yönetimi alanıyla ilgilenmekteyim.

Biraz daha geçmişe gitmek gerekirse bize üniversite tercih sürecinden bahsedebilir misin?
- Üniversiteyi tercih ederken yarı bilinçli yarı bilinçsiz bir tercih yaptığımı söyleyebilirim. Bilinçli bir tercih yapmıştım çünkü özel sektörde dinamik ve insanlarla iç içe iletişim halinde olduğum bir alanda çalışmak istiyordum. Şu anda mesleğim gereği tam anlamıyla böyle bir sektörde çalışmaktayım. Bir yandan da bilinçsiz bir tercih yapmıştım çünkü İktisat ve İşletme Bölümleri arasında kararsız kaldığımda tamamen sıralamaya bakarak bir tercihte bulundum.

Ancak üniversitede özellikle hazırlık sınıfını tamamlayıp bölüme geçiş yapınca daha iyi anladım ki çalışmak istediğim alan ile İşletme Bölümü daha yakından ilgiliymiş. Bundan dolayı birazcık hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim.

Öncelikle soracağım sorunun cevabının uzun olacağına fazlasıyla emin olduğumu belirtmek istiyorum. Üniversite hayatından bahsedebilir misin?
-Üniversite hayatı benim için gayet uzun, dolu dolu geçen bir evreydi diyebilirim. Yaklaşık 7 senede mezun oldum ve az önce de bahsettiğim gibi halen de bitmiş sayılmaz. 2013 yılında Hacettepe İktisat’ı kazandığımda İngilizce diliyle eğitim veren bir bölümde okuyacağım için ilk başta hazırlık sınıfından başlamıştım. Ancak maalesef hazırlıkta sınıfta kaldığım için bölüme geçmek benim 2 yılımı aldı. Kalan 5 senede de akademik açıdan çok başarılı olduğumu söyleyemem. Biraz önce bahsettiğim yanlış bölüm seçimi ve biraz da akademik başarısızlıkların etkisiyle kendimi daha çok sosyal alanlarda geliştirmeye karar verdim.

Dolu dolu geçen üniversite hayatımda sosyal açıdan neler yaptığımdan da kısaca bahsetmek isterim. Benim için ilk kırılma noktası üniversitemizin öğrenci kulüpleri ile tanışmak ve bunlardan birisi olan Hacettepe Ekonomi Topluluğu’nun başkanlığını yapmak oldu. Eğer ki mezuniyet sonrasında bir idealiniz varsa öğrenci kulüpleri sizler için harika bir ortam sunuyor. Çünkü hem keyifli zaman geçirip hem de sorumluluk almayı öğrendiğiniz ve aynı zamanda kendinizi tanımanıza fırsat sağlayan nadir ortamlardan birisidir öğrenci kulüpleri. Ayrıca iş hayatında karşınıza çıkabilecek birçok vakanın küçük simülasyonlarını size önceden deneyimleme fırsatı sunmaktadır.

Öğrenci kulübünden sonra ise benim için ikinci kırılma noktası üniversitede yarı zamanlı olarak çalışmakla oldu. Kurulduğu ilk günlerine tanıklık ettiğim ve profesyonel iş hayatının ilk basamaklarını tatmamı sağlayan Hacettepe Kariyer Merkezi’nde yaklaşık 4 yıl çalıştım. Kariyer Merkezi’nde öğrencilerin kariyer gelişimlerine katkıda bulunabilmek için bir yandan araştırmalar yaparken bir yandan da başta Hacettepe Kariyer Fuarı olmak üzere seminer, konferans ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirmekteydik. Burada ise öğrencilerin kariyer gelişimlerine katkıda bulunmak isterken kendi çalışmak istediğim alana da karar vermiş oldum. İşverenler ile kampüsler arasında iyi ve güçlü bağlar kuracak yenilikçi etkinlikler ve projeler yapmak istiyordum. Ayrıca üniversite öğrencilerinin ideallerini gerçekleştirmelerine katkıda bulunmak bana haz vermekteydi. Bundan dolayı bu 4 yıllık yarı zamanlı çalışmanın benim için en büyük meyvesi geleceğimi şekillendirmek oldu diyebilirim.

Şu anki tecrübelerinle üniversiteye yeni başlayacak olsan neleri değiştirmek isterdin?
- Geriye dönüp baktığımda gerçekten istediğim gibi ve her anını doldurabildiğim bir üniversite hayatı geçirdiğimi söyleyebilirim. Ancak tabi insanın içinde şunu da yapsam iyi olurdu dediği bazı şeyler olabiliyor. Örneğin üniversitedeyken Erasmus’a gitmeyi çok istemiştim ancak not ortalaması buna müsaade etmemişti.

Her ne kadar 2016 yazında work&travel programı ile Amerika Birleşik Devletleri’ne gitme fırsatı yakalasam da yurt dışında eğitim almanın apayrı bir heyecanı olduğunu düşünmekteyim. En azından giden arkadaşlarımda bunu gözlemleyebildim. Tabi bir de bu vesile ile yapılan Avrupa Turu işin bir diğer avantajı oluyor. Çünkü bu kadar uzun soluklu bir gezi yapabilmeniz iş hayatına başladıktan sonra çok da kolay olmuyor.

Sıra geldi sosyal bilimler alanından mezun olan birçok kişinin cevabının maalesef hayır olduğu o meşhur soruya. Çalıştığın alan mezun olduğun bölümle alakalı mı?
- Alakasız, zaten bahsettiğim gibi henüz mezun olmadan iş hayatına başladım. İktisat Bölümü mezunlarına baktığımızda daha çok finans ve denetim alanlarında çalışmaktalar. Ancak ben tam anlamıyla kendimi yansıtmayacağını düşündüğüm için bu alanlarda çalışmayı tercih etmedim.

Aslında buradan şuna da değinmeden geçmeyeceğim; her ne kadar iş hayatına başlayabilmemiz için diploma bir kriter görevi üstlense de tek başına yeterli değildir. Görüldüğü üzere bazı sektörler için diplomanın da ötesinde sizin sosyal becerileriniz ön plana çıkmaktadır. Ancak yanlış anlaşılmaya sebebiyet de vermeyelim. Çünkü her ne kadar günümüz şartlarında diploma bir formaliteye doğru evrilmeye başlamış olsa da bazı bölümler ve bazı sektörler için aldığınız dersler ve yaptığınız akademik çalışmalar önem arz etmektedir. En önemlisi de derslerin size kazandırmış olduğu analitik düşünme becerisi de yadsınamaz bir gerçektir.

Kesinlikle katılıyorum. İş arama sürecinden de bize biraz bahsedebilir misin?
- Bu konuda şanslı olduğu düşünüyorum. Her ne kadar üniversiteyi uzatmış olsam da mezun olmadan önce iş bulabildim ve doğal olarak bir önceki akademik dönem biter bitmez de işe başladım.

Şu an çalışmakta olduğum firmayla organizasyon komitesinde görev almış olduğum Hacettepe Kariyer Fuarı sayesinde tanıştım. Yine şanslıydım ki dönemin sonunda iş aramaya başladığım süreçte ilan açmışlardı. Ancak tabi şans tek başına yeterli gelmiyor ve sizin yakaladığınız bu şans için önceden hazırlıklı olmanız gerekiyor. Bir de kendinizi iyi bir şekilde ifade etmek önemli.

Peki, işe alımında sence ne gibi özelliklerin etkili oldu?
Herhalde en önemlisi bu iş için duyduğum istek ve motivasyon diyebilirim. Çünkü üniversite hayatımdaki deneyimlerim sayesinde hangi alanda çalışmam gerektiğine karar verebilmiştim. İşe başlayalı henüz 3 ay olmasına rağmen doğru kararı verdiğimi gördüm. Bunun dışında az önce bahsettiğim gibi bu iş için gerçekten hazırdım. Özellikle üniversite hayatımın son birkaç yılını çalışmak istediğim alana göre şekillendirdim. Bu yüzden doğru zamanda doğru ilana başvurmuştum.

Röportajımızı sonlandırmadan önce üniversite öğrencileriyle paylaşmak istediğin bir tavsiyen/önerin var mı?
- Yukarıda da bahsettiğim gibi henüz profesyonel iş hayatına başlayalı 3 ay oldu. O yüzden iş hayatı ile ilgili kesin öneriler ve tavsiyeler veremeyebilirim. Ancak 7 senelik üniversite hayatımın hemen hemen hepsini kariyer etkinlikleri düzenleyerek ve şirketlerle iletişim halinde olarak geçirdim. O yüzden üniversite hayatlarını şekillendirmeleri için bazı küçük öneriler verebilirim. Öncelikli olarak şunu bilmeliyiz ki üniversite kendimizi tanımamız ve kendi sınırlarımızı görebilmemiz için harika bir fırsat. Örneğin öğrenci kulüpleri; bir öğrenci gelecekte ne yapmak istediğine karar veremiyorsa ben öğrenci kulüplerinde görev almasını tavsiye ederim. Çünkü aldığınız sorumluluklar kendinizle yüzleşmenizi ve bu yüzleşme sürecinde kendinizi daha yakından tanımanızı sağlıyor.

Ne yapmak istediğinize karar verdikten sonra sınırlarınızı yeniden tanımlamanız da çok önemli. Buradaki kastım kendinize ulaşabileceğiniz maksimum bir sınır koymanız değil. Çünkü henüz gelişimimizin en verimli çağlarından birisi olan üniversitede kendimizi sınırlandırmamız özellikle de üniversitenin ilk yıllarında bunu yapmamız çok doğru olmaz. Burada aslında elimizden gelenin daha da fazlasını yapabileceğimizi görebilmemiz gerekiyor. Çünkü 4. sınıfa gelip üstünüzde oluşan baskıya yenik düştüğünüzde genellikle ayağınız daha fazla yere basıyor ve daha gerçekçi hedefler yolunda ilerliyorsunuz. 

Son olarak fırsatlara açık olmak gerekiyor. Üniversitedeyken hep söylediğim bir şey vardı; “Bir telefon aramasının sizi nereye götüreceğini ve telefonun diğer ucunda kimin olacağını bilemezsiniz”. Ne demek istediğimi biraz açayım isterseniz. 2014 yılında öğrenci kulübünde kariyer etkinlikleri düzenlerken uluslararası bir firmayla telefonda yaptığımız görüşmede firmanın o dönem üniversite etkinliklerinden sorumlu uzmanı ile tanıştım. Sonrasında aramızda oluşan iyi iletişim ve güven sayesinde kendisinin kurduğu girişimde rol alma fırsatına eriştim ve o girişim bana ondan sonra görev alacağım birçok farklı kurum ve organizasyonun kapılarını açtı. En sonunda ise şu an çalışmakta olduğum işe başvurduğum aşamada bana çok iyi bir referans sağladı. Üniversite hayatında kaybedeceğiniz çok fazla şey olmuyor. O yüzden risk alabildiğimiz bu dönemde girişken ve cesur olmak önemli bir faktör.

Son olarak iş arayan yeni mezunlara herhangi bir tavsiyen/önerin var mıdır?
- En başta belirtmeliyim ki maalesef çevremizin de etkisiyle iş arama sürecinde mezun olacak öğrencilerimizin üzerinde ciddi bir baskı oluşuyor. Hem bir an önce iş bulmaları hem de iyi bir maaşa sahip olmaları konusunda sürekli telkinlere maruz kalıyorlar. Uluslararası bazı araştırmalarda bununla ilgili çok önemli bir noktaya dikkat çekiliyor.

“Gap year” olarak adlandırılan ve belki “inzivaya çekilmek” olarak da adlandırabileceğimiz bir kavram bulunmakta. Burada öğrencilere mezun olduktan sonra bir an önce karar vermek yerine en az 1 yıl boyunca farklı yerleri gezerek, farklı işleri ve kültürleri deneyimleyerek kendilerini tanımaları için süre tanımaları tavsiye ediliyor. Ancak bunu çoğumuz uygulayamıyoruz ve yukarıda bahsettiğim nedenlerden ötürü bir an önce kendimizi iş hayatında buluyoruz.

Bahsetmiş olduğum 1 yıllık dinlenme süresini uygulayamasak bile en azından iş ararken bence dikkat etmemiz gereken en önemli şey gerçekten sevdiğimiz işi bulmamız gerektiğidir. Peki nedir sevdiğimiz iş? Sabahları sizi yataktan istekle kaldırabiliyorsa ve gerçekten size heyecan veriyorsa o işi severek yapabilirsiniz demektir.

Hatta ben sevdiğimiz işi şöyle tanımlarım; bir ütopya düşünelim ve bu ütopyada kimse para kazanmak zorunda değil, herkes istediği varlığa sahip olabilmekte çünkü adı üstünde bir ütopya tasarlıyoruz. Ancak bu ütopyanın bir kuralı var, herkes bir mesleği yerine getirmek zorunda, herkesin bir uğraşı olması gerekiyor. Eğer ki bu ütopyada yaparım dediğiniz şeyi şu an mesleğiniz haline getirebiliyorsanız işte o zaman şanlısınız demektir ve işte o zaman maaş sizin için zevk aldığınız bir uğraşınızın sonunda ödülü ifade etmektedir. Albert Einstein’ın da dediği gibi “coşku, zekadan daha önemlidir”. O yüzden neyi seviyorsanız onu yapın ya da neyi yapıyorsanız onu gerçekten severek yapın. Emin olun işinize karşı duyduğunuz coşku ve heyecan size yeteneklerinizin de ötesinde bir katkı sağlayacaktır.

Umarım okuyanlar için keyifli bir röportaj olmuştur ve umarım Üçüncü Dalga İK’yı ilerleyen zamanlarda diğer platformlarda da yükselerek görmeye devam ederiz.

Sağlıcakla kalın.

Bu güzel röportaj için teşekkür ederiz Salih, iş hayatında seni çok iyi yerlerde göreceğimize eminiz. Yolun açık olsun…

*Seri hakkındaki görüş ve önerileriniz için lütfen iletişime (helinaysuay@hotmail.com) geçiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ben Kimim ve Neden Buradayım?

İş Hayatındaki Yeni Mezunlar - Seri 11

İş Hayatındaki Yeni Mezunlar - Seri 9