İş Hayatındaki Yeni Mezunlar - Seri 7
#fikirselröportajlar serimizin yeni konuğu; Hacettepe Üniversitesi Kariyer Gelişimi Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde yürütülen TEDxHacettepeUniversity projesinden ekip arkadaşım Eğitim Teknoloğu Gisu Sanem Öztaş. Röportajımıza başlamadan önce bizimle değerli tecrübelerini paylaştığı için kendisine teşekkür etmek istiyorum.
Merhaba Gisu! Tanımayanlar
için kendini kısaca tanıtır mısın?
Merhaba, öncelikle yeni blog serini tebrik
ederim. Eminim çok faydalı içerikler üreteceksin.
2019 Haziran ayında Hacettepe
Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümünden bölüm birinciliği
ile mezun oldum. Aynı okulda çift anadal yapmaktayım, o da bu dönem bitecek.
Aynı zamanda ODTÜ Teknokent bünyesinde yer alan Eyesoft Bilişim firmasında “Eğitim
Teknoloğu” olarak çalışıyorum.
Güzel yorumların
için teşekkür ederim. Biraz daha geçmişe gitmek gerekirse üniversite tercih
sürecinden bahsedebilir misin?
Bölüme kendi isteğimle geldim. Tabi
öncelikli tercihim bu bölüm değildi.
Programlama dilleri ile aram iyiydi. Bu
yüzden lise döneminde bilgisayar mühendisliği okumak istiyordum. Üniversite
tercihlerinde de önceliklerim bu yöndeydi. Ancak Ankara’da kalma isteğim ağır
bastı. Bu yüzden Bilgisayar öğretmenliği okumak istedim. Yani üniversite ve
şehir seçtim.
Hacettepe ’ye hayranlığım çok uzun
süredir var. Hem lise dönemimde hem de tercih dönemimde okulu çok araştırmıştım.
Öğretmenlikte benim için çok yabancı
bir meslek değildi. Her çocuk gibi ben de öğretmenlerime hayrandım ve bu
hayranlık öğretmen olma isteğimi güdülüyordu. Liseye geçince hayata daha
gerçekçi bakmaya başladım ve tercihlerimde de değişiklikler oldu. Öğretmenlik
tercihim bilgisayar mühendisliğine döndü. Çalışmalarım da hep bu yöndeydi. Bilgisayar
konusundaki yeteneklerim ve isteklerimi göz önüne alınca BÖTE benim için doğru
bir tercih oldu. Dönüp baktığımda doğru olanı yaptığımı görüyorum. Mesleğimden
ve olanaklarımdan memnunum.
Peki, üniversite
hayatından bahsetmek gerekirse?
Ben hep çalışan
bir öğrenciydim. Bu ilkokul zamanımda da böyleydi üniversitede de bu
şekilde oldu. Ama şunun farkına çabuk vardım; üniversitede notların iyi
olması seni ileri de çok iyi işlerin bulacağı anlamına gelmiyordu. Tabi ki
ayrıcalıklı olduğu durumlar var ama sırf sizin notlarınız çok iyi diye kurumlar
sizi tercih etmiyor. Bu bilincin erken oluşmasıyla birlikte üniversitede
dersler dışında farklı alanlarda gönüllü stajyerlikler yaparak hem kendimi
keşfettim hem de kendimi geliştirdim.
Üniversite 1.sınıftan beri gönüllü
işlerde bulundum, kendi paramı kazanmaya başladım. Farklı organizasyonlarda
görevler aldım. Bazen “bu işin seninle ne alakası var” gibi söylemlerde
bulundum ama yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Çünkü emek
verdiğin, çaba gösterdiğin her şeyin bir şekilde katkısını görüyorsun. Üniversite
bana göre bir keşif süreci. Bende farklı yerlerde, farklı organizasyonlarda
hatta farklı işlerde kendimi denedim. Farklı işler dediğim yine bölümden uzak
şeyler değil aslında. Bölümümde farklı alanlar diyelim.
Üniversite bünyesindeki kurumlarda
bursiyerlik görevlerinde bulundum. Çalıştığım kurumların çok faydası oldu hem
sosyal açıdan hem de kariyerimde kendimi geliştirdim. Yaz aylarını hep
değerlendirdim. Gönüllü stajyerlikler ve bursiyerlik çalışmalarım devam etti.
Üniversite birinci
sınıfa başladığımda “ben şimdi ne yapacağım” derken üniversite son sınıfa
geçtiğimde “ben buyum ve bunu istiyorum” diyebiliyordum. Bunlar
hep üniversitedeki yaptığım işler sayesindeydi.
Şu anki
tecrübelerinle üniversiteye geri dönecek olsan neleri değiştirmek
isterdin?
Aslında geçmişe baktığımda öyle çok
büyük pişmanlıklarım yok. Bence iyi bir üniversite hayatı geçirdim.
Belki Erasmus
olanağını kullanabilirdim. Akademik ortalamam yüksekti.
Bölümümüzün Erasmus dil puanları da çok yüksek seviyelerde değildi. Bu yüzden yüksek
bir olasılıkla Erasmus’a başvurmuş olsaydım kazanacaktım. Ama hem kendi
bölümümün ders yoğunluğu hem de çift anadalımın yoğunluğundan dolayı başvurmak
istemedim.
Muhtemelen Erasmus’a gitseydim okulu
uzatacaktım. O zaman için bunu göze almak istemedim ve Erasmus hayalini yüksek
lisansa erteledim. Şu an çalışıyorum ve yüksek lisansta Erasmus yapabilmek
biraz daha zor görünüyor. O yüzden Erasmus fırsatını lisansta değerlendirebilirdim.
Ama büyük bir pişmanlık değil benim için çünkü nefes aldığımız sürece hiçbir
şey imkânsız değildir, eğer gerçekten bir şeyi istersek onu yapmak için hiçbir şey
engel olmaz.
Çalıştığın iş
mezun olduğun bölümle alakalı mı?
Evet, bölümümle
alakalı. Mezun olduğum bölüm meslek tercihi açısından biraz geniş
bir alan. Üniversite hayatında birçok farklı alandan dersler alıyoruz ve
kendimizi hangi alanda geliştirebilirsek o alanda iş bulma şansımız oluyor. Yani
öğretmenlik adı geçiyor diye bölümden mezun olan herkesin KPSS çalışması
gerekmiyor. Web programlama, grafik, uzaktan eğitim gibi çeşitli
alanlarımız var.
Bize biraz da iş arama sürecinden bahsedebilir
misin?
Aslında aktif bir iş arayış sürecim
olmadı. Dediğim gibi bitirmem gereken bir dalım daha vardı, yani öğrencilik
benim için bitmemişti. Ama ufak ufak ilanlara da başvuruyordum. Beni çok
etkileyen ya da aklım kalmasın başvurayım dediğim ilanlara başvurdum (her
gördüğüm ilana değil). Çalıştığım iş de bir fırsat gibi önüme düştü. Ben de
bu fırsatı değerlendirmek istedim.
Peki, işe alımında sence ne gibi özelliklerin etkili oldu?
Bence tamamen
üniversite yaşamım etkili oldu. Alınmam şirket için biraz riskli bir
durumdu aslında çünkü daha bitirmem gereken bir dalım daha vardı. Haftada üç
yarım gün gitmem gereken bir staj. Eğer üniversitedeki yaşamımı iyi
geçirmemiş olsaydım teklifin gelmesi için hiçbir sebep yoktu.
Mülakatlarım çok rahat geçti. Çünkü
üniversitede katıldığım stajlar, projeler vs. hepsi bir şekilde yöneticilerimle
ortak bir nokta oldu. Standart İK soruları dışında konuşabileceğimiz birçok
ortak konu oldu. Dolayısıyla çok rahattım. Bir de kendime güveniyordum.
Çünkü istedikleri tüm şartları daha önce yaptığım stajlarda ve bursiyerlik
çalışmalarında deneyimlemiştim.
Dediğim gibi
üniversitedeki deneyimlerim ve başarılarım şirkete girmemde etkili oldu.
Röportajımızı
sonlandırmadan önce üniversite öğrencileriyle paylaşmak istediğin bir
tavsiyen/önerin var mı?
Üniversite ’deki
seçimlerimiz ileriki hayatlarımıza bir köprü oluyor. Yaptığınız her
şeyin (iyi ya da kötü) karşılığını kısa bir sürede (mezuniyet sonunda)
görüyorsunuz. Bu yüzden aslında ne istediğimizi belirlemek bizim elimizde.
Bence bir şeyleri
yapmaktan korkmasınlar, çeşitli kurumlara girsinler, çok beğendikleri stajlara
başvursunlar, gönüllü faaliyetlere girsinler (bu sadece
kariyer için değil sosyalleşme, yardımlaşma, karşılıksız iyilik gibi
değerlerimizi korumak için de çok önemli).
En önemlisi de
hata yapmaktan korkmasınlar, kendilerine güvensinler. Çoğumuz
üniversiteye girerken ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bu çok normal. Üniversite
yaşamını çok iyi değerlendirerek kendilerini keşfedebilirler. Belki istedikleri
iş, okudukları bölümle ilgili bile değildir. Bunu ancak kendilerini tanıdıktan
sonra karar verebilirler. Kendilerini tanımaları da deneyimlerle oluyor. Ne
kadar çok deneyim yaşarsak kendimizi o kadar iyi tanıyabiliyoruz. Güçlü ve
zayıf yönlerimizi fark edebiliyoruz.
Son olarak iş
arayan yeni mezunlara herhangi bir tavsiyen/önerin var mıdır?
Çok aktif bir iş arayışım olmadığı için
ne kadar doğru tavsiyeler verebilirim bilmiyorum. Bence kendilerini asla
hafife almasınlar. Kendilerini en iyi tanıyan yine onlar. Neler
yapabileceklerini biliyorlar. Bir iş olmadı diye asla yılmasınlar, bir kere
olmadı mı? Bir daha denesinler. Denemekten ve yanılmaktan korkmamalılar.
Gerçekten inandığım bir şey varsa o da
şudur; insan bir şeyi gerçekten isterse onu yapması için önünde hiçbir engel
yoktur. Klasik bir söz vardır ya ‘’ istemek başarmanın yarısıdır ‘’ diye
buna gerçekten inansınlar.
Hayatın yapısı gereği sürekli
kendilerini geliştirmek zorunda olduklarını bilsinler. 10 yıl önce öğrendiğin
şey hatta 5 yıl önce öğrendiğin şey bugün aynı kalmıyor. Bu yüzden sürekli kendilerini
yenilemeli ve geliştirmelidirler.
İş başvuruları
genellikle mezuniyetle birlikte başlıyor. Ben bunu çok doğru bulmuyorum.
Bence
başvurular son sınıfla birlikte başlamalı. Zaten ilanlara
hemen dönüş olmuyor ya da seni çağıran kişi mezuniyetinin ne zaman olacağını
bilerek seni çağırıyor. Bu yüzden ne kadar erken olursa o kadar yol alınır. Hem
mezuniyet sonundaki yığılmalardan da kurtulabilirler.
Mutlaka bir LinkedIn
hesabı edinilmeli, başvurmayacağın bir ilan bile olsa aslında piyasanın nasıl
insanlar aradığını fark edebiliyorsun. Kariyer yaşamında canlı kalabiliyorsun.
Bu güzel serinde bana da yer verdiğin
için teşekkür ederim. Tekrardan seni tebrik eder, başarıların devamını dilerim.
#fikirselröportajlar serisine konuğu olduğun ve bizimle değerli tecrübelerini paylaştığın için
teşekkür ederiz Gisu. Seninle çalışma fırsatına sahip olduğum için kendimi
şanslı hissettiğimi belirtmek isterim çünkü dediğin gibi bana ‘’insan bir şeyi
gerçekten isterse onu yapması için önünde hiçbir engel olmadığı’’ nı gösteren
insanlardan birisin.
Sevgiler,
Aysu Helin
Yorumlar
Yorum Gönder