İş Hayatındaki Yeni Mezunlar - Seri 8
#fikirselröportajlar serimizin yeni konuğu; komşuculuğun bitmediğinin bir kanıtı olarak apartmandan
arkadaşım Tasarım Mühendisi Alperen Aslan :D. Röportajımıza başlamadan önce
bizimle değerli tecrübelerini paylaştığı için kendisine teşekkür etmek
istiyorum.
Merhaba Alperen!
Tanımayanlar için kendini kısaca tanıtır mısın?
Merhaba Helin!
Bugünden yaklaşık dört sene önce, Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği
bölümünden ortalama bir not ortalaması ile ortalama bir öğrenci olarak mezun
oldum. İş hayatında geçirdiğim gün sayısının lisans eğitiminde geçirdiğim
gün sayısıyla artık nerdeyse aynı olduğunu düşünürsek, ki bir süredir bu konu
aklıma geldikçe tekrar tekrar şaşırıyorum, biraz eskimiş bir yeni mezun olarak
beni bu röportaj serisine davet ettiğin için teşekkür ederim. İşler yolunda
giderse bu dönem sonunda Hacettepe Üniversitesinde devam ettiğim yüksek
lisansımı tamamlayarak bir mezuniyet sevinci daha yaşamayı umuyorum.
Şu anda FNSS
Savunma Sistemleri firmasında Tasarım Mühendisi olarak çalışıyorum. AR-GE
bünyesinde tekerlekli ve paletli askeri kara araçlarının hidrolik sistemlerinin
tasarımı ve doğrulanması için çalışan ekibin bir parçasıyım. Dinamik bir alanda
dinamik bir ekip içinde iş hayatımı geçiriyorum.
Vaktimin büyük
çoğunluğunu iş ve okul kaplıyor olsa da sevdiklerimle vakit geçirmeyi, bisiklet
sürmeyi, fırsat buldukça doğada kamp yapmayı ve zaman zaman benim için çok
acılı olsa da bal arısı dostlarımla vakit geçirmeyi ihmal etmemeye özen
gösteriyorum.
Her güzel şeyin
acılı bir tarafı vardır demişler… Biraz daha geçmişe gitmek gerekirse
üniversite tercih sürecinden bahsedebilir misin?
Mühendis
olmayı istediğimi bilmem dışında çok bilinçli bir süreç değildi benim için. İlkokul
ve lisedeki yatkınlıklarımı düşününce, Makine Mühendisliği benim için en ideal
mühendislik alanıydı aslında. Biraz ailemin de etkisi ile, sırf yerleştirme
puanları daha iyi diye Makine Mühendisliği tercihlerimin üstüne Elektrik
Elektronik ve Endüstri Mühendisliği tercihlerini eklemiştim. Toplamda dört
tercih ile listemi verdim. Şimdi ise son tercihim olan Makine Mühendisliği
okuduğum için iyi ki diyorum.
Peki, üniversite hayatından bahsetmek
gerekirse?
Başta da
dediğim gibi, bölümü not ortalaması sıralamasında ortalarda tamamladım.
Üniversitedeki ilk iki buçuk senemde, dersi geçsem yeter mantığı ile hareket
ederek hiçbir dersten kalmadım, ama iyi not almak için de pek bir çaba
göstermedim ve sonuç olarak kötü bir not ortalaması tutturdum.
Son bir buçuk
senemde ise aklım başıma geldi ve daha iyi çalışarak, ilk senelerimde bana çok
uzak olan A’lı notları da transkriptime serpiştirerek ortalama bir konuma
gelmeyi başardım. Derslere büyük oranda devam ettim. Bir dersi ekiyorsam
gerçekten önemli sebeplerim vardı. Fiziksel olarak dersten, sınıftan ve kendi
dönemimden kopmamak dersleri geçebilmek için önemliydi.
Üniversitede
çok güzel spor yapıyordum. Koşuyordum, bisiklet sürüyordum, tekvando kursuna
gidiyordum, bazen haftanın beş günü halı sahada futbol oynuyordum. Son senemde
bisiklet ile Ege Bölgesi turu yaptım. Gönüllü organizasyonlara katıldım.
Üniversitenin
futbol turnuvalarına katılıyordum her sene. Makine Mühendisleri Topluluğunun bir üyesiydim. Topluluk içinde model
uçak, model tank gibi projeler yapıyorduk. Çeşitli geziler ve seminerler
organize ediyorduk. Psikoloji topluluğu gibi daha sosyal kulüplerin
seminerlerine katılıyordum. Akademik hayat dışında da dolu dolu geçti benim
için üniversite hayatı.
Üniversite okurken yaptığımız her şey aslında bizim bundan sonraki
hayatımızı, dolayısıyla iş hayatımızı da etkileyen şeyler. Ben bu bilinçte değildim
fakat üniversite okurken edindiğim pek çok deneyim iş hayatında bana fayda
sağladı.
Sanırım bunlar arasında en faydalı olanı da bir makine mühendisinin
tüm iş süreçlerini tecrübe ettiğim, iş mülakatlarında bana çok büyük fayda
sağlayan, çok güzel bir ekiple, hakkını vererek tamamladığımız bitirme projemiz
oldu.
Şu anki tecrübelerinle üniversiteye geri
dönecek olsan neleri değiştirmek isterdin?
Kitap okumaya daha çok vakit ayırabilmiş olmayı isterdim. Bir de keşke
okurken birkaç ülke daha gezmiş olsaydım diyorum. Şimdi gezmeye vakit ayırmak
çok zor.
Çalıştığın
iş mezun olduğun bölümle alakalı mı?
Evet. Hatta sınavına en çok çalıştığım, ona rağmen pek de parlak notlarla
geçemediğim Thermofluid dersi ile doğrudan alakalı. Bunun dışında, bölümde
eğitimi verilen pek çok mühendislik disiplini ile de doğrudan ve dolaylı olarak
iç içe çalışıyoruz.
Bize
biraz da iş arama sürecinden bahsedebilir misin?
Sanırım ben bu konuda şanslı olanlardanım çünkü mezuniyet sonrası iş
arama stresini yaşamadım. Daha mezun olmadan iş görüşmesine gittiğim bir
firmadan kabul almıştım. Firma finallerimin son günü daha notlar bile
açıklanmadan başlamamı istiyordu. Benim ise sadece 1 haftalık tatil talebim
vardı. 1 hafta yüzünden anlaşamadık. İyi de oldu aslında, hayatımın en
güzel tatilini o arada yaptım.
Tatilden geldikten sonra gelen bir telefon ile yine iş görüşmesine
gittim ve o firmada işe başladım. 7 ay çalıştıktan sonra da şimdiki işyerimin
mülakat süreçlerine katıldım ve üç yılı aşkın süredir burada çalışıyorum.
Peki, işe alımında sence ne gibi
özelliklerin etkili oldu?
Deneyimsiz bir yeni mezun olarak iş mülakatlarına gittiğimde, iş
hayatına dair hiçbir şey bilmiyor olmanın verdiği bir baskı vardı omuzlarımda
hep. Sanki verdiğim cevaplara ben gittikten sonra gülecekler diye
düşünürdüm. Ama o güne kadar dönem derslerinde yaptığım projeleri, bitirme
projemizi, aldığım dersleri ve öğrendiğim şeyleri büyük bir şevkle anlatmaktan
da hiç geri kalmadım. Büyük ihtimalle çok kelime hatası yaptım, çok devrik
cümle kullandım, fakat yaptığım işleri, aldığım görevleri ne eksik ne fazla,
dosdoğru şekilde karşımdaki insana anlatmaya gayret gösterdim.
Sorunun cevabını daha net vermiş olayım, bence şu iki unsur
önemliydi; birincisi, doğrudan iş hayatı ile alakalı değildi evet ama mühendislik
alanında bir şeyler tecrübe etmiştim üniversitede. Çok basit bir örnek, bir
mülakatta bir projeden bahsettim. Bana projedeki parçaları nerede ürettirdiğimiz
soruldu. Ben firmanın ismini söyledikten sonra mülakatın seyri değişti.
Mülakata gittiğim firmanın da parça imal ettirmek istediği ama teklif almakta
dahi zorlandığı bir yermiş. Deneyimim yoktu evet ama o firmayı bulup, iletişime
geçip onlara parça ürettirmiş olmak bile benim için güzel bir referans olmuştu
o anda.
İkincisi ise sanırım yaptığın işleri ne eksik ne fazla dosdoğru
anlatmak. Eksik anlatmak zaten iyi değil, abartarak anlatmak daha da iyi
değil. Karşındaki kişinin o konuda bilgisi olsa da olmasa da az da olsa
abarttığını sezmesi bence çok olumsuz bir etki oluşturabilir.
Röportajımızı sonlandırmadan önce üniversite
öğrencileriyle paylaşmak istediğin bir tavsiyen/önerin var mı?
Üniversite hayatınızı iş hayatından ayrı görmeyin. Üniversitede kazandığınız her beceri,
öğrendiğiniz her bilgi bundan sonra sizinle. Mutlaka bir gün bir yerde işinize
yarayacaktır. Birebir o edinilmiş bilgiyi kullanmak gibi düşünmeyin bunu. Bazen
bir problemi yorumlamak birkaç farklı disipline dair tecrübe gerektirebiliyor.
Herkes elinde aynı bilgi birikimi ile sorun çözümüne dalmışken sizin bir gün
bir yerde öğrendiğiniz 3 satırlık bir bilgi sizi diğerlerinin bir adım hatta
bazen birkaç büyük adım önüne taşıyabiliyor.
Daha önemli bulduğum bir tavsiyem ise; kişisel gelişim, kendine
vakit ayırmak, gezmek, spor yapmak, manevi hayat vb. konularda bir şeylere
başlamak istiyorsanız üniversite eşsiz bir fırsat. Bu alışkanlıkları
üniversitede edinip iş hayatına da taşımanızı tavsiye ederim.
Son
olarak iş arayan yeni mezunlara herhangi bir tavsiyen/önerin var mıdır?
Eğer sabah uyandığınızda koşarak gitmiyorsanız,
takla atarak gitmiyorsanız, sırıtmaktan yüzünüz ağrıyacak kadar mutlu
gitmeyecekseniz o işe başvurmayın, o işte çalışmayıncılara kulaklarınızı
kapatmanızı tavsiye ederim. Elbette bir standardınız
olsun, ama Türkiye şartlarında sizi her sabah sıcak yatağınızdan büyük bir
mutlulukla çıkarıp koşa koşa ofise çekecek işlerin oranı “diğer işler” ile
kıyaslandığında pek de yüksek değil.
Bir yerden başlamak, yerinde durmaktan iyidir. Aradığınız prestijli işi bulamıyor veya kabul
alamıyorsanız, deneyim kazanabileceğiniz firmalara yönelin. Küçük
firmalarda, büyük ve prestijli firmalara göre çok daha hızlı deneyim
kazanabilirsiniz. Bu deneyim iş hayatında sizin önünüzü açacak bir etken
olur.
Son olarak, eğer düşünceniz düzenli bir işe başlayıp emekliliğe
kadar geçiminizi bu şekilde sağlamak ise, gerçekten son boş günlerinizi
yaşıyorsunuz demektir. Kıymetini bilin.
Sevgiler.
#fikirselröportajlar serisine konuğu olduğun ve bizimle
değerli tecrübelerini paylaştığın için teşekkür ederiz Alperen. Bal arısı dostlarına
da ayrıca sevgilerimi iletiyorum :D
Sevgiler,
Aysu Helin
Yorumlar
Yorum Gönder